Allianz Trade iflas raporunda, 2024 yılında küresel ticari iflasların yüzde 8 oranında artmasının beklendiği ifade edildi.
Allianz Commercial, 92 ülkeden, risk yönetimi yapan 3 binden fazla uzmanın görüşleriyle hazırlanan Allianz Risk Barometresi’nin 13’üncüsünü yayınladı. Allianz’ın yıllık küresel iş dünyası riskleri araştırması Risk Barometresi’nde endişe duyulan başlıca küresel ticari risklerin başında siber saldırılar geliyor. Risk Barometresi’nde yer verilen Allianz Trade iflas raporunda ise 2024 yılında, küresel ticari iflasların art arda üçüncü kez artış göstereceğine yer veriliyor. İflaslarda 2022’deki yüzde 1’lik küçük bir toparlanma ve 2023’teki yüzde 7’lik hızlanmanın ardından, bu yıl yüzde 8 oranında artış bekleniyor.
Allianz Risk Barometresi için gerçekleştirilen risk anketi, dünyanın dört bir yanındaki işletmeler, Allianz müşterileri, brokerler ve sektörel ticaret kuruluşlar ile yapıldı. Risk Anketine en çok yanıt, 1.340 katılımcı ve yüzde 44 katılım oranıyla, yıllık geliri 500 milyon dolardan fazla olan büyük ölçekli şirketlerden geldi. Rapor için ayrıca, risk danışmanları, sigortacılar, üst düzey yöneticiler, hasar uzmanları ve Allianz Commercial ve diğer Allianz kuruluşlarının kurumsal sigorta segmentindeki risk yönetimi profesyonelleriyle de anket yapıldı.
Siber saldırı endişesi büyük
2024 yılı için endişe duyulan başlıca küresel ticari risklerin de sıralandığı raporda, ilk üçte sırasıyla siber saldırılar, ticari faaliyetlerde duraksama ve doğal afetler yer alıyor. Listede, iklim değişikliği yedinci sırayı alırken nitelikli iş gücü eksikliği onuncu olarak son sırada bulunuyor.
Dünyada ticari alacak sigortası lideri Allianz Trade’in, Risk Barometresi kapsamında yer alan iflas raporuna göre ise; iflaslar küresel çapta bu yıl yüzde 8 artacak. Böylece 2022’deki yüzde 1’lik küçük bir toparlanma ve 2023’teki yüzde 7’lik hızlanmanın ardından küresel ifyaslarda art arda üçünü kez artış gerçekleşecek. İflaslardaki artışın temel nedeni ise fiyatlandırma gücünün azalması ve küresel talebin zayıflamasıyla şirketlerin gelirlerindeki artışta meydana gelen yavaşlama. Allianz Trade iflas raporunda yer alan verilere göre, gelirlerdeki bu yavaşlama, 2023’te geniş bir tabana yayılmış durumda. Yükselen üretim maliyetlerinin şirketlerin karlılığını olumsuz etkilediğini vurgulayan Allianz Trade ekonomistlerine göre, likidite pozisyonlarındaki kötüleşmenin 2025 yılından önce düzelmesi bekleniyor.
Nakit tamponu var ancak yalnızca büyük şirketlere ait
Rapora göre; şirketler halen Euro Bölgesi’nde 3,4 trilyon Euro ve ABD’de 2,5 trilyon dolar olmak üzere önemli miktarda nakit fazlasına sahip. Ancak, bu nakit tamponlarının daha çok büyük firmalar ve teknoloji, tüketici ihtiyaçları gibi belirli sektörler özelinde yoğunlaşmış durumda olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda genel olarak, büyümenin daha uzun süre düşük kalacak olması nedeniyle çoğu şirketin nakit pozisyonlarını operasyonlar yoluyla artıramadığı belirtiliyor. En kırılgan şirketler ve sektörlerin, iki arada bir derede kalmış durumda olduğu ve bunların başında da konaklama, ulaştırma ve perakende sektörlerinin geldiğine yer verilen raporda inşaat sektörünün de bu sektörlerin yolundan gittiği belirtiliyor.
Her beş ülkeden üçü 2024 yılı sonuna kadar pandemi öncesi ticari iflas seviyelerine ulaşacak
Allianz Risk Barometresi içerisinde yer alan Allianz Trade iflas raporuna göre ticari iflaslardaki normalleşme 2023 yılında gelişmiş ekonomilerin çoğunda tamamlandı. 2023’te iflaslarda yüzde 47 artış ile ABD, yüzde 36 ile Fransa, yüzde 59 ile Hollanda, yüzde 35 ile Japonya ve yüzde 41 ile Güney Kore ön sıralarda yer aldı. Allianz Trade, küresel olarak her beş ülkeden üçünün 2024 yılı sonuna kadar pandemi öncesi ticari iflas seviyelerine ulaşmasını öngörüyor.
Buna 2024’te yüzde 9 ile Almanya, yüzde 28 ile Hollanda ve yüzde 5 ile Birleşik Krallık gibi birçok Avrupa ülkesi dahil. ABD’de ticari iflasların bu yıl yüzde 22 oranında artması bekleniyor. Raporda, Atlantik’in her iki yakasında da iflas rakamlarının istikrara kavuşması için GSYH büyümesinin iki katına çıkması gerektiği ancak bunun 2025 yılından önce gerçekleşmesinin zor göründüğü belirtiliyor.