Çin’den ithalatın verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak

Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Cengiz Eroldu, Çin ile dış ticaret açığının 40 milyar doları aştığını ifade ederek, bunun verdiği hasarı halletmenin mümkün olmayacağını söyledi.

Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü otomotiv, 2023 yılında üretim ve ihracatını artırdı. Sektör hakkında değerlendirmelerde bulunan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Toplam üretim yüzde 9 artış göstererek 1 milyon 468 bine, kapasite kullanımı 4 puan artarak yüzde 70’ten yüzde 74’e, ihracat adedi yüzde 5 artarak 970 binden 1 milyon 108 bine, ihracat tutarımız da yüzde 13 artarak 31,5 milyar dolardan 35,7 milyar dolara, iç pazar da yüzde 55 artarak 827 binden 1 milyon 283 bin 952 adede yükseldi.

Bu iki rakam da otomotiv sanayinin 2023 yılında elde ettiği rekorlar. Bir tanesi ihracat tutarı diğeri de iç pazarın büyüklüğü. İlk defa Türkiye’de bu rakamlara 2023 yılında ulaşıldı. Burada bizim açımızdan kötü giden konu iç pazarda yerli payının azalması, yüzde 45’ten yüzde 37’ye maalesef gerileyen bir yerli payımız var” dedi.

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu

Çin’in ticari alanda atak politikalar yürüttüğünü ve bunun da küresel gündemin en önemli konularından bir tanesi olduğunu anlatan Eroldu, otomotivde de bunun etkilerini gördüklerini kaydetti. Eroldu, şu ifadeleri kullandı:

“Çin tabi özellikle elektrikli araç dönüşümü ile dünyadaki otomotiv sanayindeki kuvvetini ve gücünü artırdı. Çünkü Çin’in aslında içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil ama baktığınız zaman bugün elektrikli araç üretiminde dünyada küresel lider konumunda. Marka algısı da aslında Çin’in kuvvetleniyor. 10 yıl öncesi gibi değil.

Çin malları müşteri tarafından artık önceki gibi kalitesiz algılanmıyor. Özellikle tüketici elektroniğindeki Çin ürünleri bence Çin’in marka algısını her yerde olumlu yönde iyileştirmeye başladı. Bu da bir vaka. Kendi iç pazarlarını da artık daha fazla yönetmeye başladılar.

Türkiye, Avrupa’daki yerini Çin’e kaptırdı

Daha önce Avrupalıların hâkim olduğu bir Çin otomotiv pazarı vardı. Bugün 2022’den itibaren bunun yüzde 50-50 olduğunu görüyoruz. Daha da artacaktır. İleride Avrupalıların belki Çin’den daha fazla çıktıklarını da göreceğiz. İlk defa 2022 yılında Avrupa Birliği otomotiv ithalatında 1. sıraya yerleştiler ki orası bizim yerimizdi.  Biz orada Türkiye olarak yerimizi Çin’e kaptırdık. Kendi üretimlerinin 2021’de 7,7’sini ihraç ederlerken, 2023’de 16’sını ihraç ettiler. Bu da aslında yaptıkları ihracatı ne kadar artırdıklarının göstergesi fakat ihracatlarının da yüzde 75’i içten yanmalı. Herkes Çin deyince her taraf elektrikli zannediyor ancak öyle değil. Bugün Çin pazarında da benzer görüntü var. Çin pazarında satılan 100 arabanın 75’i içten yanmalı, 25’i elektrikli.

Ticaret dengesi açısından sorun

Dünyada en çok elektrikli ürün satan gruplar kimler? Burada 1. sırada Çinli firmanın olduğunu görüyoruz. Arkada da Volkswagen ve Stellantis geliyor ama tabi Çin’de de yüzün üzerinde elektrikli araç işine giren firma var. Bunlar da yavaş yavaş büyüyerek bu tabloda daha fazla yer alacaktır. Şimdi bizim açımızdan yani Türkiye açısından baktığımız zaman; Çin aslında otomotiv sanayi dışında ülke içinde bir sorun ticaret dengesi açısından. Şimdi bu tablonun üst tarafında Türkiye’nin dengesini görüyoruz. 2023’ün 11 ayında biz Çin’den 41.7 milyarlık ithalat yaparken yalnızca 3 milyar dolarlık ihracatımız var. Çok büyük bir açık var ve bu gittikçe de büyüyor görüyorsunuz.

Türkiye’nin Çin ile olan ticaret açığı 2019’da 16 milyar dolarken şu anda 2023’ün 11 ayında 38 milyara gelmiş. Bu demek ki yılı da 42-43 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı ile kapatacağız. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Üstte ülke dengesi var altta otomotiv var. 

Otomotivde de 2023’ün ilk 11 ayında 2.2 milyar dolarlık açığımız var. Yani biz 21 milyon dolarlık parça ihraç etmişiz. Karşısında da 2.2 milyar dolarlık Çin’den parça ve otomobil almışız. Dediğim gibi bu yalnızca otomotiv sanayinin değil aslında Türkiye açısından makine sektörünü de ilgilendiren, her türlü yan sanayiyi ilgilendiren bir şey. Birçok alanda Çin ile Türkiye arasında çok olumsuz bir denge olduğunu görüyoruz.

Diğer taraftan baktığımız zaman bizim otomobil ithalatımızda da Çin hiç yok 2019 yılında. Şu anda yüzde 7’lik bir pay alıyor ama ne almışız biz Çin’den? Öyle baktığımız zaman da yüzde 78’ini içten yanmalı almışız, yüzde 1’i plug-in hibrit, yüzde 2’si hibrit, yüzde 20’si de elektrikli. Zaten son dönemde Sanayi Bakanlığı bu işin elektrikli tarafına müdahale etti. Fakat burada da içten yanmalının ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görüyoruz. 

Elektrikli araç uygulaması ile sorun çözülemez

Çok rekabetçi rakamlarla geliyorlar. Bizim açıkçası ülke sanayine -yalnızca ama dediğim gibi otomotiv değil diğer sanayilerle birlikte- yaratacağı bir risk olarak görüyoruz bu durumu. Bu da bizce 2024 yılında yönetilmesi gereken bir diğer konu. Çünkü yalnızca elektrikli arabalara konulan birtakım uygulamalarla Çin ithalatının Türkiye’nin dış ticaret dengesine verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak gibi duruyor. 

Biz Çinli araçlara otomotiv sanayi olarak karşı değiliz ama gelip yatırım yapmaları lazım. Yani biz de Çinliler’i yatırım yapmaya davet ediyoruz ki zaten bakanlığın da bu yönde yaptığı çalışmalar var. Çinli yatırımcıların gelip Türkiye’de yatırım yapmaları lazım. Otomotiv sanayi olarak rekabeti olumlu buluyoruz ama yalnızca ithalatla bu pazarın kaybedilmesi doğru bir şey değil.

Yatırımcıyı korumak gerekiyor

Bu dış ticaret dengesi açısından sürdürülebilir bir şey değil. 16 milyar dolardan 40 küsur milyar dolara giden negatif bir durum var. Buna da sadece otomobil diye bakmamak lazım. Bütün ülke açısından burada bir sıkıntı var, sorun var. Bunun bir şekilde çözülmesi lazım. Şimdi biz en büyük ihracatımızı Avrupa Birliği’ne yapıyoruz. Zaten AB’den bir sürü araç da ithal ediyoruz. Orada en azından bir karşılıklılık var. Biz de satıyoruz biz de alıyoruz tamam ona kimse bir şey diyemez. Ama Çin’le yok. Onu düzeltmemiz lazım. 

Yatırım yapsınlar bizde. Kimse de yanlış anlamasın, biz OSD olarak rekabete karşı da değiliz hazırlıksız da değiliz. Sonuçta bu Çin rekabeti kaçınılmaz bir şey. Rekabet yalnız Türkiye topraklarında olmuyor. Büyük oranda yaptığımız ürünleri Avrupa’ya ihraç ediyorsak, Avrupa’da da Çinli markalar var. Zaten Avrupa’da rekabetin içindeyiz. Bizim rekabetimiz yalnızca İstanbul’da satılan araçlarla değil ki. Sonuçta otomotiv sanayi bir global oyuncu. Biz zaten dünyanın her tarafından Çin ile rekabet etmeliyiz. Ama Türkiye pazarında da yatırımcıyı da korumak lazım. Çünkü bu yatırımcı da yatırım yapmaya devam ediyor.”

Son 10 yılda 10 milyar dolarlık yatırım

2023 yılının otomotiv sektöründe birçok tarihi rakamın elde edildiği bir sene olduğunu ifade eden Cengiz Eroldu, “Bu açıdan da hepimiz son derece gururluyuz. Sektör olarak iş sonuçlarımız son derece – tabi öncelikle yatırımlardan başlamak istersek 2023 yılı birçok konuda birçok şirketin yatırım kararları aldığı, bazı yatırımların hayata geçtiği bir sene oldu. Ford Otosan’ın büyük yatırımı hayata geçti. Aynı zamanda Toyota’nın yeni C-HR’ı, Renault Türkiye ile ilgili gelecek planlarını açıkladı, Tofaş’ta Stellantis ile iş birliğini başlatma kararı aldı ve bunun uzantısında da yeni yatırımlarını açıklamaya başladı.

Yatırım rakamlarımız da önemli, 2023 yılında 1 milyar 340 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bu da son yılların en yüksek rakamı oldu ki az evvel söylediklerimi de teyit ediyor. Otomotiv ana sanayi son 10 yılda 10 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirmiş oldu. 2023 yılında da 2022’ye göre yüzde 37’lik yatırım artışı oldu, yani 2022’de başlayan yatırımların aslında 2023’te de hız kazandığını gördük. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu açıklanan yatırım projeleri kapsamında Türkiye’de otomotiv sanayinin yatırımlarını artırdığını görmeye devam edeceğiz” dedi.

Kilogram değeri yükseliyor

“Türkiye’nin ihracat hedeflerinde otomotiv sanayinin ne kadar önemli bir yer tuttuğunun bu 35 milyarlık değer bir göstergesi oldu” diyen Eroldu, şöyle konuştu:

“Tabi paralelde biz kilogram başına ihracatımızın değerini de artırıyoruz. Burada da 2022 yılında 10.2 dolar olan kilogram değerimiz 2023 yılında 11.2 dolara yükseldi ki Türkiye’nin toplam ihracatının 1.57 dolar kilo olduğunu düşünürsek otomotiv sanayinin yarattığı katma değer açısından bu da tabi çok önemli bir fark. İhracatın gelişimine bir de yıllar itibarıyla bakarsak da bugüne kadar gerçekleşen en büyük rakama ulaştık. Daha önce 2018 yılında 32.2 milyar dolarlık otomotiv sanayi ihracatı gerçekleşmişti. 

Bütün bu olan biten de aslında tek olumsuzluk iç pazarda yerli araç payının azalması. Burada da toplam taşıt araçlarında 2022 yılında yüzde 45 olan yerli payımız 2023 yılında maalesef yüzde 37’lere geriledi. Bunun da ağırlıklı olarak hafif araçlarda olduğunu görüyoruz. Otomobilde yüzde 39’dan yüzde 32’ye, hafif ticari araçlarda da yüzde 59’dan yüzde 46’ya bir gerileme var. Burada özellikle otomobil tarafı çok daha önemli çünkü hafif ticari araçlardaki gerilemenin sebepleri var, onları biliyoruz. Onlarla ilgili de yapılan yeni yatırımlar var. Dolayısıyla hafif ticari araçlarda tekrar eski konumumuza dönmemiz mümkün ama otomobil için ayrı bir bölüm açmamız lazım.” 

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search