Yeni çağ minimalizminin ifadesi olan sessiz lüks, gösterişsiz zerafet ve incelikli tüketimle karakterize edilen bir yaşam tarzıdır; aşırı zenginlik gösterisi olmaksızın özel ve seçici bir zevki vurgular. Daha çok zamansız ve yatırım yapılabilir parçalara odaklanır ve bilinçli tüketimi teşvik eder. Sessiz lüks, sürdürülebilir materyal ve çevre dostu uygulamalarla çevresel etkiyi en aza indirerek sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimser.
Günümüzde lüks anlayışı, sadece gösterişli marka logoları veya pahalı malzemelerle sınırlı değil. Artık tüketiciler, sade ve zarif tasarımların yanı sıra önemli bir unsuru da talep ediyor: Sessiz lüks (silent luxury).
Bu, sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda sürdürülebilirlikle iç içe geçmiş bir anlam taşıyor. Sessiz lüks yaşam tarzı, zamansız ve yatırım yapılabilir parçalara odaklanarak, tek kullanımlık kültürü reddeder ve bilinçli tüketimi teşvik eder. Kaliteli, dayanıklı ürünlere yatırım yapmanın ötesinde, sürdürülebilir materyalleri kullanmayı hedefler.
Geri dönüştürülebilir ve çevre dostu malzemelerle üretilen ürünler, çevresel etkileri en aza indirme çabasını yansıtarak minimalist ve lüks bir yaşam tarzı oluşturur. Moda dünyası, öncü markaların sürdürülebilir üretim ve geri dönüştürülebilir materyaller konusundaki çabalarıyla bu değişimde liderdir. Organik pamuk kullanımı, geri dönüştürülmüş malzemelerin moda tasarımlarında kullanılması ve su tasarrufu sağlayan üretim süreçleri, bu bilinçli tüketim çerçevesinde örnek teşkil eder.
Sessiz lüks, gereksiz tüketimden kaçınarak minimalist bir yaklaşım benimser ve bu sayede enerji ve hammadde tüketimini azaltarak çevresel sürdürülebilirliği destekler. Bu bilinçli tüketim alışkanlığı, bireylerin yaşam tarzlarını sadece dönüştürmekle kalmaz, aynı zamanda genel tüketim kültürünü değiştirmede etkili bir katalizör rolü oynar.
“Para konuşur, zenginlik fısıldar”
“Silent luxury” trendi, minimalist moda konseptinden ilham alarak, gösterişli logolardan uzak durarak sade ve zarif tasarımları ön plana çıkarıyor. Bu akım, doğal ve organik materyaller kullanarak kalite ve işçilik odaklı ürünleri vurgular. Zamansız parçalara, minimal aksesuarlara, uyumlu renklere, doğal kumaşlara ve gizli etiketlere vurgu yaparak, sürdürülebilir moda hareketiyle uyumlu bir yaklaşım sergiler. Bu trend, tüketicilere daha az tüketmeyi ve daha sade bir yaşam tarzını benimsemeyi hedefler.
Sessiz lüks, moda endüstrisinin etik ve çevresel zorluklarına duyarlı olan ve hızlı modanın olumsuz etkilerinden kaçınmak isteyen bilinçli tüketicilere hitap eder. Birçok sessiz lüks markası, sürdürülebilir materyallere geçerek çevresel etkilerini azaltma çabasındadır.
Organik pamuk, geri dönüştürülmüş malzemeler ve doğa dostu üretim süreçleri, bu markaların sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlar. Sessiz lüks, dayanıklı ürünleri ve klasik tasarımları vurgulayarak “tek kullanımlık” modaya karşı durur. Bu yaklaşım, moda atıklarının azaltılmasına ve çevresel etkinin en aza indirilmesine katkıda bulunur. Tüketicilere düşünceli ve bilinçli alışveriş yapma konusunda ilham verir, uzun vadeli kullanımı düşünerek kaliteli ürünleri tercih etmeye teşvik eder.
“Sessiz lüks”, en yüksek kaliteli malzemeler, doğal renk tonları, mükemmel kesim ve uyum gibi minimalizm estetiğine odaklanarak, zorunlu unsurları ustaca birleştiren bir anlayışa sahiptir. Hem köklü hem de yeni girişimler, etik, sürdürülebilir ve zamansız giysiler üreterek bu trendi benimser.
Şeffaflığıyla bilinen Everlane, sürdürülebilirliğe adanmış Patagonia, etik prensiplere bağlı Cuyana, atıl kumaşları kullanan Reformation, minimalist tasarımlarıyla The Row, kaşmir kazaklarıyla Brunello Cucinelli ve sade zarif tasarımlarıyla Ralph Lauren, Hermès, Bottega Veneta, Chanel ve Dior gibi markalar daha zamansız, zarif ve sofistike tasarımlarıyla “sessiz lüks” anlayışını temsil ediyor.
Bütün bu dünya çapında ünlü markaların yanında dünyaya açılabildiğimiz saygın, kaliteli, tam olarak sessiz lüksü tarif eden gururumuz bir markadan söz etmeden de geçmemek gerekir: Silk&Cashmere.
“Sessiz lüks” yaklaşımını benimseyerek ürünlerinde kaliteli ve dayanıklı malzemeler olan ipek ve kaşmiri tercih eden Silk&Cashmere markası, zerafet ve şıklığı ön planda tutan bir stil benimser. Gösterişli detaylardan ziyade ürünlerin daha rafine ve zarif bir şekilde konuşmasına odaklanarak sessiz bir lüks algısı yaratır.
Modanın hızına meydan okuyan Silk&Cashmere, zamansız ve değerini kaybetmeyen tasarımlar yaratarak sürdürülebilirlikle silent luxury anlayışını buluşturur ve geçici trendlere değil, kalıcı güzelliklere vurgu yapar.
Kaşmir ve ipek gibi çok özel iki hammaddenin karışımıyla ürettiği ürünlerle Silk&Cashmere markasını kuran ve uzun yıllar CEO olarak başarıyla yöneten kadın girişimci Ayşen Zamanpur kendisi ile yapmış olduğum görüşmede markasını, farklılık yaratan ve doku konusunda uzmanlaşmış dünyanın sayılı markalarından biri olarak tanımlıyor.
Başarılı iş insanı Zamanpur, Silk&Cashmere markasının başarısını şöyle tarif ediyor:
”Biz marka olarak, moda, ürün ya da kazak satmıyoruz. Biz, insanlara keyifli dokunma hissi ve giydikçe mutlu olacakları, uzun yıllar üzerlerinde taşıyacakları özel bir ilişki sunuyoruz. Çünkü siz kaşmire dokunduğunuzda kaşmir de size dokunur. Bu ilişkide karşılıklı bir alışveriş olduğunu hissediyorum. Sanıyorum, tüketici açısından kaliteye olan bağlılığımız, kararlılığımız, ve bu ilkelerden ödün vermeyişimiz böyle güzel bir algı yarattı. Bu durum çok gurur verici. Üç sene önce şirketi devrettiğim üçüncü nesil de devraldıkları bayrağı çok iyi taşıyor.”
“Biz modayı sessizce fısıldarız”
Moda sektöründe her yerde çokça karşılaştığımız büyük logolar, abartılı reklamlar ve marka isimleriyle sürekli bağıran çağıran markaların arasında hiç endişe duyup duymadığını sorduğumuz Zamanpur, “Bizim markamızı dokunmadıkça uzaktan kimse farketmez. Biz zaten ürünlerimize kocaman logolar işlemiyoruz. Sırtta bile genellikle ufak ve ürünle aynı renkte olacak şekilde markamızı işliyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bizim müşterimizin amacı logo göstermek değil, kendisini mutlu edecek keyifli bir yolculuk yapmak” yanıtını veriyor.
“Biz modayı sessizce fısıldarız” mottosunun altını çizen Zamanpur “lüks” kavramını “Lüks eğer dışarıya ekonomik gücünüzü gösterme çabasıyla karıştırılırsa ortaya son derece ucuz bir görüntü çıkıyor. Bence gerçek lüks sadece kendi keyfiniz için kimse farketmese, kimse anlamasa, kimse görmese de teninizin, ruhunuzun keyfi için bedel ödemenizdir” şeklinde ifade ederek daha uzun yıllar moda dünyasında sakin ve anlamlı bir iz bırakacak gibi görünüyor.
Son zamanlarda tasarım ekibini yeniden düzenleyerek “sessiz lüks” estetiğiyle kült statüsüne ulaşan By Malene Birger’in Kreatif Direktörü Maja Dixdotter de, Elle dergisine verdiği bir röportajda lüksün kalite ile eşanlamlı olduğunu öne sürüyor.
Dixdotter, lüks duygusunun uyumdan geldiğine inanarak renk paletinde, farklı dokular ve şekillerde bir uyum yakalanması gerektiğini vurguluyor. Ev veya kıyafetin belirgin bir tarza sahip olduğunda lüks hissinin doğduğuna inandığını belirten Dixdotter, 2006’da kurulan The Row, 2014’te Totême ve 2019’da Tove gibi markaların, sofistike terzilikleriyle tanınan ve güçlü bir sadık müşteri kitlesi oluşturan markalar olduğunu belirtiyor.
Modadan otomotive sürdürülebilir lüks
Sessiz lüks ve sürdürülebilirlik sadece giyim ve moda dünyasında değil, aynı zamanda ev dekorasyonundan otomotiv endüstrisine kadar geniş bir alanda etkisini gösteriyor. Ev tasarımında, dayanıklı ve doğa dostu malzemelerin tercih edilmesi, enerji tasarruflu aydınlatma sistemlerinin kullanılması ve minimalist tasarım anlayışı, sürdürülebilir lüksün bir yansıması olarak göze çarpıyor.
Otomotiv endüstrisinde ise elektrikli araçlar, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı ve daha uzun ömürlü ürünlerin tasarımı gibi faktörler, sessiz lüks ve sürdürülebilirlik idealinin birleşimini temsil eder. Otomobil markaları, performans ve estetik unsurlarının yanı sıra çevresel etkileri ve karbon ayak izini de dikkate alarak tasarımlarını oluşturuyor.
Sonuç olarak, sessiz lüks ve sürdürülebilirlik, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını ve marka tercihlerini şekillendiren güçlü bir trend haline geldi. Bu eğilim, estetik ve etik değerleri birleştiren bir yaklaşımı vurgular, böylece tüketicilerin sahip oldukları ürünlerden sadece keyif almalarını değil, aynı zamanda dünyaya daha duyarlı ve sorumlu bir şekilde yaklaşmalarını sağlar.
Sessiz lüks ve sürdürülebilirlik, geleceğin lüksünü tanımlayan bir evrimin başlangıcını simgeliyor. Sessiz lüksün sürdürülebilirliğe katkısı, özenli tasarım ve üretim süreçlerinin yanı sıra tüketicilere daha sürdürülebilir yaşam tarzlarına yönelik seçenekler sunarak gerçekleşir.
Sessiz lüks trendi, önceki aşırılık ve savurganlığa odaklanmanın aksine, sadeliğe, sürdürülebilirliğe ve etiğe vurgu yapıyor. Bu anlayışı benimseyen tüketiciler nicelikten ziyade kaliteye öncelik veriyor ve şeffaflığı, adil iş uygulamalarını ve çevresel açıdan sorumlu kaynak kullanımını savunuyorlar. Bu hareket, gelecek nesillere düşünceli tüketim, etik sorumluluk ve çevre yönetimi mirası bırakarak tüketicilere değer odaklı seçimler yapma yetkisi veriyor.
Ayşen Zamanpur kimdir?
Ayşen Zamanpur, iş dünyasında önemli bir isim olarak öne çıkıyor. Robert Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Zamanpur, Türkiye Şişecam’da planlama uzmanı olarak kariyerine başladı. 1992’de Moğolistan’a yaptığı yolculuk, kaşmirin ana vatanını keşfetmesine neden oldu ve bu deneyim üzerine Silk&Cashmere markasını kurdu. Zaman içinde Silk&Cashmere markasını başarıyla büyüten Zamanpur, ürün yelpazesini genişleterek kadın ve erkek giyiminden ev tekstiline, kişisel bakım ürünlerinden aksesuarlara kadar pek çok alanda kaliteli ürünler sunuyor.
Girişimcilikteki başarısıyla bilinen Zamanpur, markasını 26 ülkede 200’den fazla satış noktasına ulaştırdı. Ayşen Zamanpur’un girişimcilik ve markalaşma alanındaki başarıları pek çok ödülle taçlandı. Silk&Cashmere markası, sekiz bilimsel kitaba konu oldu ve birçok akademik çalışmanın konusu haline geldi. ABD’nin ‘Mükemmel Girişimcilik’ ödülünü kazanan Zamanpur, markasını çocuklarına devretti. Şirkette bayrak değişimiyle birlikte, Ferhat Zamanpur CEO olarak atanırken, Yasemin Zamanpur ise Kreatif Direktör olarak görev aldı.
Ayşen Zamanpur, Kagider ve Kader derneklerinin kurucularındandır. “Kaşmir Yolu” ve “Diren Keçi” adlı kitaplarıyla markalaşma ve başarı hikayesini paylaşan Zamanpur, 1992’den bu yana devam eden büyük direnişini, ülke, dünya, perakende ve marka alanındaki dönüşümü anılarıyla birleştirerek aktarıyor.
Kabataş Erkek Lisesi'nde lise eğitimi alarak, İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi MBA ve Marmara Üniversitesi Global Pazarlama alanında yüksek lisansı bulunmaktadır. İlaç, telekomünikasyon, insan kaynakları sektörlerinde çeşitli firmalarda satış ve pazarlama alanlarında farklı roller üstlenmiş olup, halihazırda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü'nde doktora yapmaktadır.
Güncel ekonomik kavramları, kaliteli bir bakış ve anlatımla sunuyor olması nedeniyle yazarın köşesini ilgiyle takip ediyorum. Silk&Cashmere markasının çizgisi de tam da anlattığı tarzı, gerçek kaliteyi yansıtıyor.