COP28 İklim Zirvesi’nde Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma Girişimi adında bir mutabakat metni oluşturuldu. Buna göre, yenilenebilir enerji kapasitesi hızla artırılacak.
Dubai’da devam eden COP28 İklim Zirvesi’nde yapılan Liderler Etkinliği: Adil, Eşitlikçi ve Düzenli Enerji Dönüşümünün Hızlandırılması genel kurulunda, COP28 Başkanı Al-Jaber “Global Decarbonisation Accelerator” (Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma Girişimi) adındaki dev mutabakat paketini açıkladı.
Paket üç ana ayaktan oluşuyor:
Yarının enerji sisteminin hızla temiz enerjiyle ölçeklendirilmesi; bugünün enerji sisteminin karbonsuzlaştırılması, metan ve diğer CO2 dışı sera gazlarının azaltılmasının hedeflenmesi.
- Paketin en önemli kararlarından biri dünya çapında yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına, enerji verimliliğinin ilerleme hızını ise iki katına çıkarılması konusunda mutabakata varılması oldu. İklim Zirvesi’nin en çarpıcı gelişmelerinden biri olarak nitelenen bu kararın altında ABD, Japonya, Avustralya, İngiltere, Brezilya, Meksika, Polonya ve Avrupa Birliği gibi fosil yakıtlara bağımlı 118 ülkenin imzası var. Türkiye, Çin, Güney Afrika ve Hindistan’ın ise henüz imzası yok.
- Paketin bir diğer önemli unsuru petrol üretiminin yüzde 40’ından fazlasını temsil eden 50 şirket Petrol ve Gaz Karbonsuzlaştırma Sözleşmesini (Oil and Gas Decarbonisation Charter – OGDC) imzaladı.
- Paketin üçüncü ayağı ise ekonomi çapında metan emisyonunun azaltılması yoluyla metan ve diğer CO2 dışı sera gazlarını azaltmayı hedefliyor. Bunu desteklemek üzere ise metan azaltım projeleri için 1 milyar dolarlık finansmanın sağlanmasına karar verildi.
Dekarbonizasyon için daha da güçlü hedefler
Paketin yenilenebilir kaynakları üç katına çıkarma hedefi yakın geçmişte Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayınladığı 2050 Net-Sıfır Yol Haritası raporunun önermesiyle de paralel. IEA, geçtiğimiz Temmuz’da dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin, sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlayabilmek için 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir kapasiteyi üç katına çıkarmayı taahhüt etmeleri gerektiğini duyurmuştu.
Dr. Al Jaber şunları vurguladı: “OGDC’nin başlatılması harika bir ilk adım oldu. Birçok ulusal petrol şirketi ilk kez net sıfır 2050 hedeflerini benimsemiş olsa da, onların ve diğerlerinin daha fazlasını yapabileceğini biliyorum. Sektörün tamamının 1,5 dereceyi ulaşılabilir kılmasına ve dekarbonizasyon için daha da güçlü hedefler belirlemesine ihtiyacımız var.”
UNFCCC’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, 1,5 dereceyi ulaşılabilir kılmak, 2030 yılına kadar emisyonları 22 GT azaltmayı gerektiriyor. Bu durum, hem enerji arzı hem de enerji talebi konusunda hükümet ve sektörler genelinde kolektif eylem gerektiriyor. Bu kritik on yılda sıcaklık etkilerini sınırlamak için daha fazla adım atılmasını şart.
Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar
Murray Worthy, Kıdemli Petrol ve Gaz Araştırmacısı, Zero Carbon Analytics, paketin petrol ve gaz ayağını değerlendirdi:
“Bu paket, Petrol ve Gaz İklim Girişimi (OGCI) kapsamında petrol endüstrisinin daha önce verdiği ve endüstrinin henüz yerine getirmediği taahhütlerin ötesine geçmiyor. En önemlisi de şirketlerin fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların ana nedeni olan bu yakıtların yakılmasıyla ilgili bir hedef koymuyor; sadece üretim süreci emisyonlarını kapsıyor ki bu da sorunun çok küçük bir kısmı.
BAE’nin bazı ulusal petrol şirketlerine yeni taahhütlerde bulunmalarını sağlaması kayda değer olsa da, önemli olan bu taahhütlerin sektörün toplam emisyonlarında gerçek bir azalmaya yol açıp açmayacağıdır, ki bu gönüllü taahhüt uygulansa bile bunu sağlamayacaktır.”
Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi Politika ve Projeler Başkanı Joyce Lee ise paketteki yenilenebilir enerji kararı için şunları söyledi:
“Bugün, 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmanın, zararlı iklim değişikliğiyle mücadele için bu on yıl içinde sahip olduğumuz en etkili kaldıraç olduğu konusunda tarihi bir fikir birliğine varılmıştır. Enerji sistemlerinin etkin bir şekilde karbonsuzlaştırılması için yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması, fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasıyla birleştirilmelidir.
Projeler için bürokrasi hızlandırılmalı
Gerçek iklim eylemi, fosil yakıtlardan sınırsız ve yerli kaynaklar olan rüzgar ve güneş enerjisine geçiş anlamına gelmektedir. Şu anda önemli olan, ülkelerin bu hedefi acilen politika, düzenleme ve yatırım eylemine dönüştürmesidir. Güneş ve rüzgar projeleri için izinlerin ve bürokrasinin hızlandırılmasından kamu finansmanının fosil yakıtlardan temiz altyapıya kaydırılmasına kadar.”
Global Solar Council CEO’su Sonia Dunlop ise paketteki yenilenebilir kararını güneş enerjisi perskpektifinden değerlendirdi:
“100’den fazla ülkenin yenilenebilir enerji hedeflerini önemli ölçüde arttırma konusunda fikir birliğine varması, güneş ve rüzgârın durdurulamaz olduğuna dair benzeri görülmemiş bir piyasa sinyali gönderiyor. Ancak iddialı bir taahhüt, yasal olarak bağlayıcı eylemler ve hesap verebilirlikle desteklenmediği sürece hiçbir anlam ifade etmez” dedi.
“Doğru politikalar uygulandığında, güneş enerjisi tek başına 2030 yılına kadar 11 TW’lık temiz enerji kapasitesinin yaklaşık 8 TW’ını sağlayabilir – bu da Çin ve ABD’deki mevcut kurulu enerji kapasitesinin toplamının iki katından fazla” diye devam etti.
Türkiye’nin bildiriyi imzalamaması şaşırttı
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin ise yenilenebilir hedefini üç katına çıkarma taahhüdüne imzasını koymayan Türkiye’nin kararını değerlendirdi:
“Türkiye’nin bugün 118 ülkenin imzaladığı 2030’a kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına, enerji verimliliğinin iki katına çıkarılmasına ilişkin bildiriyi imzalamaması üzücü ve şaşırtıcı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2020 yılı sonunda yayımlanan Ulusal Enerji Planı’nda 2030’a kadar rüzgâr ve güneş kurulu gücünün toplam 51 GW’a, rüzgar ve güneşten üretilen elektrik miktarının ise 106 TWh’ye çıkarılması hedefleniyor.
2022 sonunda rüzgâr ve güneşin toplam kurulu gücü 21 GW, üretimi ise 50 TWh kadardı. Bakanlığın hedefi üretimi 2 katına, ama kapasiteyi 2,5 katına çıkarmayı hedefliyor. Bildiri de kapasiteyle ilgili. Bu kadarcık farkı sorun etmeyip imzalamalarını beklerdim. Çünkü hem bildiri ulusal hedeflere yakın hem de bu tür taahhütler piyasayı ve yabancı yatırımcıyı yönlendiriyor, uluslararası alanda biraz daha iddialı olmak iyidir” dedi.
Şahin ayrıca, Türkiye delegasyonunun geleneksel olarak hidroelektrik santralleri de yenilenebilir rakamlarına kattığı için 3 kat hedefinin yüksek olduğunu düşünmüş olabileceğini belirtti ve açıkladı: “Çünkü hidroelektrik için bu kadar bir artış hedefi hem gerçekçi hem de doğru değil. Ama COP28’de bahsedilen aslında rüzgâr, güneş, vb. Türkiye yenilenebilir enerjinin önünü açmayı hedefleyen bir ülke olarak bu bildiriyi en kısa zamanda imzalamalı ve yapıcı bir iklim ve enerji dönüşümü politikası izlediğini göstermeli.”