- AYM KARARI
AYM, 06.10.2023 G ve 32331 Sayılı R.G.’de yayımlanan kararında;
Önce il özel idarelere ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılmakta olan paylar bilgisi verilmektedir;
- İl özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından toplamından, vergi iadeleri düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden yüzde 1,50’si büyükşehir dışındaki belediyelere, yüzde 4,50’si büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ve yüzde 0,5’i il özel idarelerine olmak üzere pay ayrılır (Bkz. 5779 S.Yasa,Md.2)
- Ayrıca 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) Sayılı Liste’de yer alan mallardan tahsil edilen Özel Tüketim Vergisi hariç olmak üzere, büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 6’sı ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir belediye payı olarak ayrılır.
Sonrasında da; 7456 Sayılı Yasa’nın 1. maddesinin gerekçesinden ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin depremin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesini amaçladığını, depremin olumsuz etkilerinin giderilmesi için yerine getirilecek görevlerin ve gelir kaynaklarının merkezî idare ile mahallî idareler arasında dağıtımı konusunda kanun koyucunun takdir yetkisinin bulunduğunu ve ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin istisnai bir kamu geliri olduğu gözetildiğinde kuralın idarenin bütünlüğü ilkesi ile mahallî idarelerin mali özerkliği ilkesini zedelediğinin söylenemez olduğunu; kural ile de anılan kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmak suretiyle ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden elde edilen gelirlerden mahallî idarelere pay verilmemesi ve bu vergiden sağlanan gelirlerin tamamının merkezî idare geliri olarak kabul edilmesi öngörülmüştür belirterek, Anayasa’nın 123 ve 127’nci maddelerine aykırılık oluşturmadığı; yasanın Anayasa’nın başlangıcı ile 2., 6. ve 153. maddeleriyle ilgisinin olmadığı sonucuna varıldığı ve başvurunun reddedildiği belirtilmektedir.
AYM kararının kamuoyunda en çok tartışılan hükmü ise Anayasa’nın 73’üncü maddesi kapsamında incelenmesi sırasında taşıtın servet unsuru olarak tanımlanması olmuş ve milyonu aşkın taşıtlar ile düşük değerli araçlar karşılaştırmasında karşımıza çıkmıştır. Bu değerlendirmeyi da aynen alıntıyorum:
”…Anayasa’nın 73. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” denilmek suretiyle diğer ilkelerin yanı sıra verginin mükellefin mali gücüyle uyumlu olması zorunlu kılınmıştır. Kişinin sahip olduğu taşıtın bir servet unsuru olarak mali gücün göstergelerinden biri olduğu açıktır. Kuralda 2023 yılı için tahakkuk ettirilen Motorlu Taşıtlar Vergisi tutarı kadar ek Motorlu Taşıtlar Vergisi ödenmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla aracın yaşı, motor silindir hacmi, oturma yeri veya ağırlığı gibi unsurlar dikkate alınarak ödenecek ek Motorlu Taşıtlar Vergisi belirlenmektedir. Bu itibarla mükelleflerin taşıtın değeriyle orantısız bir vergi yükü ile karşı karşıya kaldığı söylenemez. Ayrıca 197 sayılı kanundaki istisnalar ek Motorlu Taşıtlar Vergisi için geçerli olduğu gibi bu vergi açısından 7456 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında depremden zarar görenlere yönelik bir kısım istisnalara da yer verilmiştir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde ve Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin toplumun tüm kesimlerini kapsayan yaygın bir vergi olduğu da dikkate alındığında kuralın mali güce göre vergilendirme, vergi yükünün adaletli dağılımı ve eşitlik ilkeleriyle çelişmediği sonucuna varılmıştır”.
Yurttaş olarak ödevlerimiz “vatan hizmeti” ve “vergi ödevi” olarak, Anayasa’nın 72 ve 73’üncü maddelerinde yer almaktadır. Her iki ödevde de yük, bedelli askerlikten bu yana yoksullar üzerine yıkılmış bulunmaktadır. Ve bu yük yoksulluk ile dolaylı vergilerin toplam içinde ağırlığı arttıkça yükselmektedir. 2024-2026 yıllarını içeren OVP’de bunu görmekteyiz. 2023’te 4.2 trilyon TL olan vergi geliri hedefi, 2024’te 7.4 trilyon TL, 2025 ve 2026’da ise bir önceki yıllardan 2 trilyon TL artış hedeflenmektedir. Bütün bunlar bütçenin dikiş tutmaz olduğunu göstermektedir. Bu açığı gidermenin iki yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan ilki vergi gelirlerini artırmak, ikincisi ise harcamaların kısılmasıdır. Saray ve çevresi ve yerel yönetimler, saygınlığı harcama artışında gördüğünden, harcama kısıtlamasına gitmemekte, açığı dış ve iç borçlanma ezikliğini yaşayarak gidermeye çabalamaktadır. Toplumsal duyarlılığı bu konularda artırmak ve yönetmek gerekmektedir. Bunun önderliğini ve sözcülüğünü yapması gereken muhalefet partileri ise içsel ve birbiri ile uğraşmaktadır.
NOT: Ek MTV’nin AYM tarafından iptal edilme olasılığı nedeniyle, ilk taksidi eylül sonunda ödemeyen yükümlülerden, ekim ayı içinde ödenmesi koşulu ile gecikme cezası alımından vazgeçilmelidir.
1946'da Adıyaman Besni'de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Gaziantep'te, yükseköğrenimini Gazi Üniversitesi’nde tamamladı. 1988’de iktisat profesörü oldu. Gazi ve Cumhuriyet Üniversiteleri ile Muğla İşletmecilik Yüksekokulu’nda Anabilim Dalı Başkanlığı, Bölüm Başkanlığı, Yüksekokul Müdürlüğü, Akademik Profesörler Kurulu üyeliği, Fakülte Dekanlığı, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu Başkanlıkları, Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu üyelikleri yaptı. YÖK-Yüksek Disiplin Kurulu üyeliğinde bulundu.
Akademik kurumlar dışında Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcılığı, Başbakanlık Danışmanlığı, Başbakanlık İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu üyeliği, 8. BBKP Dış Ekonomik İlişkiler Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı ile AB Özel İhtisas Komisyonu üyeliği görevlerini üstlendi.